Polifenoller, Mikrobiyota ve Diyabet
DOI:
https://doi.org/10.33076/2019.BDD.1321Anahtar Kelimeler:
Polifenoller, mikrobiyota, diyabet, disbiyoz, diyet bileşenleriÖzet
Mikrobiyota; konak üzerinde/içinde yaşayan mikroorganizma topluluğu olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda bağırsak mikrobiyotasının fizyolojik etkileri en çeşitli ve fazla bakteri kolonizasyonuna sahip bölge olması nedeni ile oldukça ilgi görmektedir. Bağırsak mikrobiyotasındaki çeşitlilik ve denge; diyabet ve obezite gibi tüm dünyada epidemi boyutuna ulaşmış hastalıkların patogenizinde yer almaktadır. Doğum şekli, antibiyotik kullanımı, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları; mikrobiyota kompozisyonunu etkileyen faktörler arasındadır. Beslenme alışkanlıkları mikrobiyota kompozisyonunu etkileyen en önemli değiştirilebilir risk faktörü beslenme alışkanlıklarıdır. Yüksek posalı, düşük yağlı, Akdeniz tarzı beslenme ve pre- veprobiyotiklerin kullanımı intestinal mikrobiyota sağlığı, çeşitliliği ve dengesi üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Kronik hastalıkların prevalansı ve disbiyoz gelişimi ile ters ilişki gösteren Akdeniz diyeti, DASH (Dietary Approaches to Stop Hypertension) diyeti gibi sağlıklı beslenme modelleri; polifenol içeriği yüksek sebze ve meyve tüketiminin fazla olduğu beslenme modelleridir. Polifenoller vücutta birçok biyolojik faaliyette rol alan biyoaktif besin bileşenleri olarak tanımlanmaktadır. Fenolik yapıdaki bu bileşiklerin %90-95’i kolonik mikrobiyota tarafından metabolize edilerek biyolojik aktif metabolitleri üretilir. Bu metabolitlerin kolonositler ve patojen bakteriler üzerine olan etkileri nedeni ile bağırsak mikrobiyotası ve polifenoller arasında çift yönlü bir ilişki vardır. Ayrıca polifenoller karbonhidratların metabolizması ve insülin sinyalizasyon yolaklarının regülasyonunun sağlanmasında ve antioksidan özellikleriyle β-hücre fonksiyonunun korunmasında etkin rol oynamaktadır. Polifenoller hem mikrobiyota kompozisyonu hem de diyabet patogenezindeki olumlu potansiyel etkileri nedeni ile hastalığın tedavisi ve önlenmesinde birincil, ikincil ve üçüncül koruma düzeyinde tıbbi beslenme tedavisinin önemli bir bileşenidir.